İnternet ve televizyon aracılığı ile neredeyse her sene gördüğüm negatif kalorili besinler ve negatif kalori diyeti hakkında bilgi verme ihtiyacı duyuyorum. Çünkü bu konu son zamanlarda gerçekten suistimal edilir oldu.
Suistimalin boyutu öyle arttı ki ünlü hekim Mehmet Öz’ün negatif kalorili besin listesi bile var.
Peki gerçekten negatif kalorili besinler var mı? Böyle bir şey mümkün mü?
Bu yazıda negatif kalorili besin mantığından, negatif kalorili diyetlere kadar birçok konuya değinecek, soruları cevaplayacağım.
Hazırsanız başlıyoruz!
Negatif kalorili besin nedir?
Öncelikle tanımın güzelliğinden bahsedeyim.
Bir besin düşünün. O besini tüketme, sindirme ve metabolize etme aşamalarında harcadığınız enerji, besinin verdiğinden fazla. Yani siz yiyorsunuz, karnınız doyuyor ama aslında yemek yerken bile kalori harcıyor oluyorsunuz.
Negatif kalorili olduğu iddia edilen en ünlü besin ise kereviz. Kereviz hakkında “Günde şu kadar tüketen, bu kadar zayıflıyor” gibi cümleleri basit bir arama yaparak onlarca defa görmeniz mümkün.
Sanırım böyle bir rüya olsa, birçok insan bu rüyada karnı tok bir şekilde keyifle yaşamak isterdi.
Hatta bu durum o kadar viral hale gelmiş ki, negatif kalorili diyet listeleri hazırlanmış durumda. Biraz daha ileri gidenler negatif kalori diyetiyle zayıflattıkları kişileri paylaşıyorlar. Tabi ki resimlerin nereden alındığı meçhul.
Peki gerçekten negatif kalori prensibi herhangi bir besin için geçerli mi?
Gelin inceleyelim.
Negatif kalorili besin: Mümkün mü?
Bu savın arkasında olan mentalite teoride doğru. Çünkü her besinin sindirilme, metabolize olma ve enerji olarak kullanılma aşamasında enerji harcamanıza neden olur. Zira çigneme, mide içinde sindirilme, hücre zarından geçiş, taşınma gibi birçok şey enerji eşliğinde yapılıyor. Harcanan bu enerjiye ise biz besinin termik efekti (Thermic effect of food – TEF) diyoruz.
Ama bir şeyin teoride doğru olması pratikte gerçek olduğu anlamına gelmiyor.
Besinlerin termik efektini kontrol eden yegane şey ise içerisinde bulunan makrolar (yağ, karbonhidrat ve protein). Zira her makronun sindirim, taşınma ve metabolizma olma süreci farklı.
Bu nedenle her makro için (protein, karbonhidrat ve yağ) farklı bir termik efekt belirlenmiş durumda. Bu efektlerden en güçlü etkiye sahip olan ise yaklaşık %30’luk oran ile protein.
Diğer besinler (yağ ve karbonhidrat) sindirim sırasında daha az işleme ihtiyaç duyar. Bu sebeple vücudunuz enerji üretmek için en ekonomik tercih olan yağ ve karbonhidratı kullanmaya çalışır.
Peki bu oran ne anlama geliyor?
Bu eğer 100 kalori ihtiva eden bir protein kaynağı tüketirseniz, bu protein kaynağı enerjiye dönüşene kadar vücudunuza 30 kalori yaktırır. Geriye kalan 70 kalori ise enerji olarak kullanılır.
Eğer gerçekten bir negatif kalorili besin olsaydı bu oranın %100’den büyük olması gerekirdi. Çünkü %100’ün altındaki tüm termik efektlerde vücudunuz enerji olarak kar ediyor.
İşin garip tarafı negatif kalorili besinlerin meyve ve sebze olduğunun sanılması. İronik olan şey ise termik efekti en yüksek olan proteinin meyve ve sebzelerde oldukça az olması.
Ayrıca sindirilemeyen lif miktarının fazla olması asla o besinin negatif kalorili olduğunu göstermez.
Sonuç olarak negatif kalorili besin tanımı hiçbir besin için geçerli değildir. Ne tüketirseniz tüketin, tükettiğiniz besin size kalori olarak dönecektir.
Doğru besinler ile beraber kalın
Negatif kalorili besin tanımının doğru olmaması sebze ve meyvelerin faydasız olduğu anlamına gelmiyor. Meyve ve sebze hala düşük kalorili ve diyette kullanılabilir öğelerden.
Aynı durum alkali diyettede mevcuttu. Diyetin biyokimyası tutarsız olmasına rağmen önerdiği besinler oldukça iyiydi.
Burada dikkatinizi çekmek istediğim şey her zamanki gibi mucize bir besin grubunun olmadığı. Zira eğer biri size bir mucize vaat ediyorsa yapacağınız ilk şey oradan yavaşca uzaklaşmak olmalı.
Sağlıklı bir şekilde kilo vermek istiyorsanız kilo verme rehberime göz gezdirmenizi istiyorum. Bu rehber size yol gösterecektir.